CLICK HERE FOR THOUSANDS OF FREE BLOGGER TEMPLATES »

BU BLOG EVLİLİK GİBİ KUTSAL BİR YOLA İLK ADIMLARINI ATMAK ÜZERE OLAN ÇİFTLERE BİLGİ VERMEK VE DEĞİŞİK FİKİRLER SUNARAK EVLİLİKLERİNE GİDEN YOLDA ONLARA YARDIMCI OLMAK AMACIYLA KURULMUŞTUR...MUTLULUKLAR...

30 Haziran 2008 Pazartesi

İstikbal ile mutluluk mevsimi başlıyor

İstikbal, fırsat ürün gruplarında başlattığı yüzde 40’a varan indirimleri ile mutluluk mevsimini müjdeliyor. Yeni kampanyasında cazip ödeme avantajlarını kaçırılmayacak indirimlerle birlikte sunan İstikbal, şimdi alışveriş yapanlara Eylül ayında ödeme avantajı sağlayarak bütçeleri rahatlatıyor.

Mobilya sektörünün lider markası İstikbal, evlerini yenilemek isteyenlere ilkbaharda kaçırılmayacak fırsatlar sunuyor. Canlı renklerin buluştuğu modern tasarımlı birçok ürün grubu cazip fiyatlar ile tüketici ile buluşuyor.

İstikbal mutluluk mevsiminde, birbirinden şık ev tekstil ürünleri, kaliteli ve sağlıklı uykuya davetiye çıkartan yatak ve bazalar, modern ve kullanışlı kanepe ve koltuk takımları, zerafetle bütünleşen yemek ve yatak odası takımları, gençlere enerji depolayan genç odası takımları, Deco halılar ve aydınlatma modelleri İstikbal ile yüzde 40’a varan indirimler ile sunuluyor.

İstikbal yeni kampanya kapsamında sağladığı indirim avantajlarının yanı sıra tüm ürün gruplarında alışveriş yapan Bonus kart sahiplerine özel, peşin fiyatına vade farksız Eylül ayında ödeme ve 12 taksit imkanı da sunuyor.

Ev dekorasyonunda İstikbal kalitesi ve indirim avantajlarından yararlanmak isteyenler için İstikbal ürünleri Türkiye çapında 1.000’e yakın bayide satışa sunuluyor.

Jumbo'da büyük kampanya...

Jumbo yazın ilk sürprizini büyük bir kampanya ile yaptı. Özgün tasarımlı yeni 9400 modeli de bu kampanya ile sizlerin beğenisine sunuluyor.

12 kişilik çatal kaşık bıçak takımları %25 indirimin yanı sıra Amboss’dan 6 kişilik çatal kaşık bıçak takımı hediyeli. Şık tasarımlarla yiyeceğiniz keyifli yemekler için Jumbo satış noktalarını ziyaret etmeniz yeterli.

Çatal, kaşık ve bıçakların Jumbo’nun eşsiz tasarımlarıyla buluşması sofralarımıza şıklık katmaya devam ediyor. Yeni tasarımlarlarını tamamlayan Jumbo, Haziran ayında başlayan büyük kampanyasıyla hoş bir fırsat da sunuyor.

12 kişilik çatal kaşık setlerinde yeni, özgün ve modern tasarımlara sahip olmak isteyenler için %25 indirim ve Amboss’dan 6 kişilik şık bir set hediye.

Amboss’ları ister siz kullanın ister sevdiklerinize hediye edin. Mutfak ve sofraların vazgeçilmez markası Jumbo, farklı ve şık tasarımlarıyla yemeklerinize keyif katacak.

Siz de en yakın Jumbo satış noktasına gelerek benzersiz tasarımlarıyla dikkat çeken Jumbo Çatal Kaşık setlerine sahip olabilirsiniz.

Jumbo ürünleri hakkında detaylı bilgi almak ve bulunduğunuz yere en yakın satış noktasını öğrenmek için www.jumbo.com.tr web adresini ziyaret edebilir ya da 0212-565 90 70 numaralı telefonu arayabilirsiniz.

Mobilyada mobil kampanya...

Mobilya sektöründe faaliyet gösteren şirketler, hediye çekleri ve yüzde 50'ye varan indirimlerin yanı sıra satın alınan ürünlerin farklı mağazalardan teslim alınabilmesine de olanak sağlıyor.

Düğün hediyesi IKEA'dan
Güzel tasarımlı, kaliteli, kullanışlı binlerce çeşit mobilya ve ev aksesuarını aynı çatı altında düşük fiyata sunan IKEA mağazaları, 'Siz Evet Deyin Yeter' sloganıyla IKEA Evlilik Hesabı uygulamasını başlattı.

Evlilik Hesabı uygulamasıyla, yeni evlenecek çiftlerin evlerini kurarken, biraz olsun yüklerinin hafifletilmesi amaçlanıyor. 7 binden fazla ürünü aynı çatı altında bulunduran ve her türlü mobilya ve ev akseauarı ihtiyacına cevap veren IKEA mağazaları, yeni evlenecek çiftlerin hayallerindeki eve kavuşmalarına yardımcı oluyor.

IKEA 'Evlilik Hesabı' açtırmak için yapılması gereken tek şey; IKEA Ümraniye, IKEA Bayrampaşa ya da IKEA Bornova mağazalarından birine uğramak.

IKEA 'Evililik Hesabı' şöyle uygulanıyor:

  • IKEA mağazasına gelen çiftlerin adına özel bir IKEA Evlilik Hesabı açılıyor.
  • Çiftin yakınlarının, SMS ya da e-posta yoluyla IKEA Evlilik Hesabı’ndan haberdar olmaları sağlanıyor.
  • Çifte özel açılan hesaba, yakınları EFT - Havale yolu ile diledikleri tutarda hediye çeki satın alarak veya en yakın IKEA mağazasına gelerek katkıda bulunabiliniyor.
  • Evlilik Hesabı açtıran çiftler, kendilerine özel verilen şifre ile IKEA web sitesinden kendi sayfalarına girerek, hesaplarında biriken hediye çeklerini ve kim tarafından hediye edildiğini takip edebiliyorlar.
  • Evlenecek çiftlere düşen ise hesaplarında biriken hediye çekleriyle yeni yuvalarını IKEA mağazlarından tek bir çatı altında diledikleri gibi döşemek.


  • Ayrıca; 1 Eylül 2008 tarihine kadar IKEA mağazalarında Evlilik Hesabı açtıran çiftlere, hesaplarında biriken miktarın yüzde 10’u IKEA tarafından düğün hediyesi olarak veriliyor.

    Broderi Narin’de indirim var

    Evlilik mevsiminde, yuva kuracaklara özel indirim ve sürpriz hediye veriyor. Tül perdede 85 yıllık birikimi ile modaya öncülük yaparak, evlerin tarzını belirleyen koleksiyonlar yaratan Broderi Narin, Mahmutbey’deki fabrika satış mağazasında yeni evlenecek çiftler için özel bir kampanya gerçekleştiriyor.

    Evlilik mevsimi olarak kabul edilen yaz ayları için düğün hazırlıklarına başlayan çiftler, evlilik tarihlerini içeren “Gün Kartı” ile geldiklerinde, tül ve perdelik kumaşlarını yüzde 25 indirim ile alabilecekler. Kampanya, haziran ve temmuz ayında geçerli olacak. Broderi Narin, ayrıca alışveriş yapan tüm çiftlere evlilik hediyesi olarak brodeden yapılmış şık bir runner hediye ediyor.

    Sixties, Organze Negro, Flok Baskı, Summer Time, Natural Look ve Linen Like gibi koleksiyonları ile son dönem trendlerini yansıtan Broderi Narin, 1000 metrekarelik fabrika satış mağazasında 3000 farklı deseni bir arada sunuyor.

    Beko'dan çifte fırsat kampanyası...

    Beko'dan içinizi serinletecek çifte fırsat kampanyası kapsamında Beko No-Frost buzdolabı alana klima hediye edilmektedir.

    Hediye edilecek klima 5455 D modelidir. Klimanın perakende satış fiyatının 472 YTL olduğu ve üretim imkanları dahilinde Temmuz 2008'den itibaren teslim edileceği belirtilmektedir.

    Başlangıç Tarihi : 18 Haziran 2008
    Bitiş Tarihi : 15 Temmuz 2008

    Tepe Home’da İndirim

    Tepe Home mağazaları mobilya reyonlarında %50 indirim kampanyası başladı. Bütün mobilya reyonlarını kapsayan indirim için herhangi bir bitiş tarihi ilan edilmedi. Ayrıca mobilya alışverişinizi şimdi yapıp istediğiniz zaman teslim alabilme imkanı da yine Tepe Home tarafından sunuluyor. Böylece evini yenileyenler veya 2008 yaz aylarında düğün playanların ürünlerini belirledikleri tarihte teslim alabiliyorlar. Ürün teslimatları için 12 ay teslimat erteleme imkanı sunuluyor.

    istikbal mobilya kampanya

    istikbal mobilyatam mutluluk mevsimi istikbal mobilyayı şimdi alın taaa eylülde ödemeye başlayın. kırmızı etiketli ürünlerde %40 indirim en yakın istikbal bayisine gidip indirimli kampanya ürünlerinden faydalanın

    Yeni Evlenenlere telekomdan Müjde

    Türk Telekom tarafından evli çiftlere yönelik kampanya başlatıldı. Kampanya çerçevesinde evli çiftlere dijital telsiz telefon hediye edilecek.

    Mondi'den değişim kampanyası

    Eski mobilyalarınızı alıyor, değişim fırsatlarıyla, yepyeni mondi’ler veriyor. Maximum karta 12 yerine 20 taksit imkanıyla. Ayrıca mondi ürünlerinde 260 ytl ye varan değişim bedeli. Tüm kredi kartı kartı kullananlara ve kredi kartı olmayanlara vade farksız peşin fiyatına 13 taksit imkanı da mondi’den.

    Brillant'ta kampanya

    Evlilik hazırlığı yapıyorsanız ev tekstil markası 'Brillant Special Collection'daki kampanya tam size göre...

    Türkiye genelinde 471 şubesi bulunan markadan 350 YTL'lik alışveriş yapanlara masa örtüsü, 800 YTL'lik alışveriş yapanlara ise hem masa örtüsü hem de çift kişilik nevresim takımı hediye ediliyor. Eğer mağazadan bin 500 YTL'lik alışveriş yaparsanız tüm bu hediyelere ek olarak bir de yatak örtüsü sahibi olabilirsiniz.

    DOĞRUCAN MOBİLYA’DAN EVLİLİK KAMPANYASI

    Doğrucan Mobilya’dan evlilik kampanyası
    18 yıldır mobilya sektördünde güvenle hizmet veren Doğrucan Mobilya evlenmek isteyenlere müjdesi var. Evlilik öncesi düğün hazırlığı yapanlara özel bir kampanya yapan Doğrucan Mobilya sağladığı çeşitli avantajlar ve ekonomik seçenekler ile evlenmek isteyenlerin adresi olacak.
    Yorucu arayışlara son
    Düzenledikleri kampanyalar ile özellikle evlenmek isteyenlerin tercihi olan Doğrucan Mobilya bu yılda evlenmek isteyenlerin tercihi olmak istiyor. Evlilik sezonu açıldığı düğünler başladı. Telaşlı arayışların en önemlilerinden birisi ise evin mobilyası. Uzun ve yorucu arayışlara son veren Doğrucan mobilya Evlenecek çiftlere sağladığı binbir kolaylık ile büyük avantajlar sunuyor.�
    Evlenelerin en çok tercih ettiği marka
    Doğrucan Mobilya Genel Müdürü Reşat Hacıoğlu, Evlenenlerin en çok tercih ettiği marka olmaktan büyük mutluluk duyduklarını kaydederek, evlilik kampanyası ile ilgili şu bilgileri verdi:
    “Yemek odası takımı, yatak odası takımı ve koltuk takımı ve 3’lü gruptan oluşan özel paket kampanya hazırladık.Buna en çok evlilik hazırlıkları yapanlar sevinecek. Çünkü bu kampanya ile evlenecek olanlara büyük avantajlar sağlıyoruz. Karmen grubu sadece 388 YTL taksitle sunuyoruz. Yanında ise hediye olarak çamaşır makinası, çift kişilik baza ve ortapedik yatak hediye olarak veriliyor. Tüm ürünlerde 6 yıl garanti ve 20 aya varan taksit imkanlarının yanında ekonomik fiyat seçenekleriyle de yine evlenenlerin ilk tercih ve markası olma amacındayız.

    23 Haziran 2008 Pazartesi

    Evleneceklere son model gelinlikler






    Prenseslere gelinlik Modelleri






    14 Haziran 2008 Cumartesi

    Mükemmel eş nasıl olunur

    Mükemmel bir eş olmak için
    Mükemmel bir eş olmak için Amerikalı yazar çift Linda ve Charlie Bloom, ‘Keşke Evlendiğim Zaman Bunları Bilseydim’ başlıklı kitapta evlilikle ilgili 6 gerçeği şöyle sıralamış:
    1- Birini ölesiye severken, aynı zamanda ondan öldüresiye nefret etmek mümkündür.

    2- Eğer eşiniz yanınızda olmayınca kendinizi mutlu hissetmiyorsanız, onunla asla mutlu bir evlilik sürdüremezsiniz.

    3- Nerelerde hata yapıldığını araştırmak yerine, her şeyi doğru yapmaya odaklanmak çok daha akıllıca bir davranış olur.

    4- Cinsel birleşmenin kusursuzluğu evliliği mükemmel yapmaz, ama doğrusu yararı da vardır.

    5- Karşı cinsten bir yabancıdan hoşlanmak evliliği bitirmez, sadece biraz zedeler.

    6- Eğer eşiniz bir meseleyi önemli buluyorsa, onun gerçekten önemli olduğuna inanmak zorundasınız.

    Sırlar açıklanmalı mı?

    Eşinizle, uzunca bir flört dönemi yaşamış olsanız da aynı çatı altında evli bir çift kimliğine bürününce, birbirinizi çok da iyi tanımadığınızı fark edeceksiniz. Eskilerin bir sözü vardır; ‘Erkek, evinde pijamasını giyip koltuğuna oturmadıkça, onu yeterince tanıyamazsın’ derler. Bu sözlere kulak vermek gerek. Evlendiğiniz kişi, önceleri size hep olumlu yanlarıyla kendini gösterdi. Onun özel alışkanlıklarını, birlikte yaşamaya başlamadan önce bilmeniz biraz zor.

    Yeni hayatınızın ilk günlerinde, birbirinize geçmişinizden söz edeceksiniz. Çocukluk yılları, aileler, akrabalar, arkadaşlar bir bir anlatılacak. Bu arada eşiniz belki ilk aşkınızı öğrenmek isteyecek. Belki siz daha önceki duygusal ilişkilerinizi eşinize anlatmaktan kaçınacaksınız. Tabii siz suskun kaldıkça eşinizin merakı artacak ve sizi konuşmaya zorlayacak. Aynı durum sizin için de geçerli. Eşinizin geçmişini ayrıntılarıyla öğrenmeye hak kazandığınızı düşünecek ve soruları peş peşe sıralayacaksınız.

    Geçmişin muhasebesi yapılırken kadın da erkek de çok dikkatli olmalı. Kaçamak cevaplar yerine gerçekleri fazla ayrıntıya girmeden anlatmalı. Hiçbir sır, karı kocanın arasına girmemeli. Belki bazı gerçekleri gizleyerek o gün için durumu idare etmiş olabilirsiniz. Ama eşinizin her şeyi başkalarından öğrenmesi ihtimalinin yüksek olduğunu da unutmayın.

    Kadının da erkeğin de geçmişte kalan yaşantısının yeni yaşantıya gölge düşürmesi, mutluluğa darbe vurur. Bu nedenle kadının da erkeğin de olgunluk gösterip, geçmişteki olayları önemsememesi iki tarafın da lehinedir.

    Şimdi gösteri zamanı

    Yeni evli her genç kadın, ev yönetiminde usta olduğunu kocasına kanıtlamak ister. Çalışan kadın da, evinde oturmayı tercih eden kadın da aynı hevesle, ev yönetimine kendini adar. Daha önce de belirttiğimiz gibi, yeni evli çiftler, bir süre yabancılık çekerler. Bu dönemde kadın, eşinin sevdiğine inandığı yemekleri sunmayı dener. Onun çayını kaç şekerli içtiğini, sofra alışkanlıklarını bir çırpıda öğrenip sanki kırk yıllık evliymişler gibi eşinin her isteğini o daha bir şey söylemeden yerine getirmeye çalışır. Çocukluğunda her gün arkadaşlarıyla oynadığı ‘evcilik oyunu’nu tekrarlar gibidir.

    Erkek de kadından geri kalmaz. Eşinin yaktığı yemeği, ‘Çok lezzetli olmuş’ diyerek yemeye çalışır. Evde yaptığı her düzenlemeyi beğenmiş görünür. Eşinin isteklerini yerine getirmek için çaba harcar.

    Bir süre sonra kadın da erkek de bu evcilik oyunundan sıkılmaya başlar. İlk şikayet kadından gelir: ‘Gün boyu onu memnun etmek için çalışıp çabalıyorum. Eve bir karış suratla geliyor, bir tatlı sözle gönlümü almayı denemiyor. Ben bu evin kölesi miyim?’

    Erkeğin de kendi açısından şikayetleri peş peşe sıralanır: ‘Doğru dürüst yemek pişirmesini öğrenemedi. Annemi kendine örnek alsa ya… Akşamları, ben yorgun argın eve geliyorum. Hanımefendi benimle hiç ilgilenmiyor. Bir köşeye çekilip oturuyor.’

    Aslında yeni evli bir çiftin birbirinden bu kadar çabuk şikayete başlaması pekala önlenebilir. Evliliği bir oyun diye düşünüp, rolünü başarıyla oynamaya çalışmak, kısa zamanda bu başrol oyuncularını yorgun düşürür. Kadın da erkek de mükemmel eş rolüne kendilerini kaptırmak yerine doğal davransalar, kısa sürede şikayete başlamazlar.

    Evlilikte kadının da erkeğin de sorumlulukları eşit olarak paylaşmayı baştan kabullenmeleri, çok şeyi değiştirir. Kadın, sadece pişirdiği yemeklerle, ev içindeki düzenlemelerle yuvasının mutluluğunu sağlayacağını düşünmemeli. Erkek de sadece evde her işinin görülmesinin yeterli olacağına inanmamalı. Evlilik, aynı zamanda bir ortaklıktır. Kadın, eşinin yemeği kadar düşünceleriyle, sorunlarıyla ilgilenmeli. Karı-koca, birbirlerinin zevklerini paylaşmalı. Evde, iki arkadaş gibi dertleşip, sorunları birlikte çözmeli.

    Aile büyükleri

    Yeni evliler için önemli sorunların başında iki tarafın aileleri geliyor. Özellikle kayınvalide-kayınpeder meselesi hiç ihmale gelmez. Kayınvalidelerin gelinlerini sevemedikleri, damatlarını her zaman el üstünde tuttukları söylenir. Kimi ailelerde bu sözleri doğrulayan olaylar yaşanır… Kimilerinde ise gelin-kaynana, herkesi kıskandıracak derecede mükemmel bir ittifak içine girerler. Siz bütün bu anlatılanlara kulak vermeyin. Eşinizin ailesiyle mesafeli ama olumlu bir ilişki başlatın. Eşinizin annesi, evinizde size akıl vermeye, bazı düzenlemeler yapmaya kalkışırsa, eşinizin bu tür değişikliklerden hoşlanmayacağını belirtip, kayınvalidenin kalbini kırmadan meseleyi geçiştirin. Sizin anneniz, damadına hükmetmeye kalkışırsa, onu da engellemek için elinizden geleni yapın. Aile büyüklerinin size hükmetmelerine izin vermeyin. Bu arada siz de, eşiniz de ‘bizim ev’ denildiği zaman yıllarınızı geçirdiğiniz baba evini değil, yeni eşinizle birlikte kurduğunuz yuvayı aklınıza getirin. Hiçbir erkek, eşinin ‘Bizim evde şu olur, bu olur’ diye söz etmesinden hoşlanmaz. Ve tabii hiçbir kadın da kocasının ‘Bizim aile’ diye kendi ailesini ön plana çıkarmasını doğru bulmaz. Evliliğinizde mümkün olduğu kadar az sorun yaşamak istiyorsanız, önce ev dediğiniz yerin, eşinizle paylaştığınız yuva olduğunu aklınızın bir köşesine yazın.

    Evlilikte cinsellik

    Evlilik, kadının ve erkeğin beraber yaşamak üzere karşılıklı anlaşma ile oluşturdukları sosyal bir kurumdur. Bu kurum sevgiyi, saygıyı, cinselliği, mutluluğu ve üzüntüyü dahi paylaşmayı içerir…

    Evlilik kadının ve erkeğin sahip olduğu temel haklardan bir tanesidir. Evliliğin toplum tarafından kabul görmesi içinde yasalar çerçevesinde onaylanması gerekir. Gelenek ve göreneklerde evliliğin oluşmasını ve yapısını etkilemektedir.

    Kadının ve erkeğin sosyal yaşamdaki rolleri daha doğar doğmaz yetiştirilme tarzları ile başlar. Bu roller toplumsal ve kültürel farklara göre bazı değişikliklere uğrasalar da temelde aynı esaslardadırlar. Kadının yapısı itibarı ile daha duygusal olması kolay incinip kolay sevinmesi hormonları ile ilgili olup bu onun annelik yapabilmesi için gereklidir. Kadın adet gördüğü zaman veya gebe kaldığı zaman veya doğum yaptıktan sonra fiziksel olarak eskisine nazaran daha güçsüz düşer. Bunun sonucunda da erkek koruyucu ve kollayıcı olmak zorundadır.

    Kadın ve erkek ilişkisindeki en önemli şey kadını kadın ,erkeği erkek olarak kabul etmek ve karşı tarafın istek ve arzularına saygı duymaktır. Çünkü daha evvelde söylediğimiz gibi daha bebeklikten itibaren farklı yetiştirilir ve farklı hissetmeye başlarız. Bir kadının bir erkeğin nasıl düşündüğünü veya bir erkeğin bir kadının niçin farklı davrandığını anlamasına imkan yoktur.

    Çünkü farklı hormonlar etkisi altında olunca karşı cinsin bilemediği ve anlayamadığı duygular gelişir. Mesela kadınlar erkeklerin niçin seks isteklerini kontrol edemediklerini ve devamlı seks istediklerini (daha doğrusu duygusuzca seks yapabilmelerini)pek anlayamazlar.

    Kısaca açıklayacak olursak erkeklerde devamlı sperm ( meni ) üretimi vardır ve bunun depolandığı kesenin kapasitesi eğer hiç boşalma olmazsa yaklaşık dördüncü günden sonra dolar ve sanki idrar torbanız dolduğunda nasıl işeme arzusu duyuyorsanız ve bu ilerledikçe rahatsızlık yaratıyorsa, erkekte eğer boşalmadığı süre dört gün veya daha fazla olursa devamlı kontrolsüzce seks arzusu duyacak sonuçta belki de saldırganlaşacak ve hatta istenmeyen olaylarla karşılaşılacaktır.

    Bazen ise doğanın bir savunma sistemi olarak ilişki kuramayan veya mastürbasyon yapamayan erkek uykusunda boşalacaktır. Bu gerçeği göz önüne alarak hanımlarımızın eşlerine olan yaklaşımlarına daha iyi değerlendirmelerini istiyoruz ve aralarında olabilecek bazı problemleri cinsellikten uzak durarak onları istedikleri şekilde yönlendirebileceklerini düşünürlerse en yanlış şeyi yapmış olacaklardır.

    Erkeklerde kadınları oldukları gibi kabul etmeli ,onların yaşam tarzlarına ve duygusallıklarına saygı göstermelidirler, çünkü bu kadının doğasının bir gereğidir ve duygusal olmayan bir kadın ne erkeğini mutlu edebilir ne de iyi bir anne olabilir.

    O zaman karşılıklı sevgi ve saygı ,birbirinin isteklerini anlama ve destekleme evliliğin temel şartlarındadır. Farklı iki cinsin arasındaki diğer insanlardan farklı olan iletişim cinselliktir ve özel olmalıdır.

    Evlilikte iki farklı cins arasında geliştiği için en önemli iletişim aracı, paylaşım cinselliktir. Uyumlu bir cinsellik her iki tarafında olaylara bakış açısını yumuşatacak ve toleransın artmasına sebep olacaktır. Cinsellik eşler arasında bir iletişim biçimi olup birbirlerine karşı olan duygularının sözle ve bedenle ifadesidir. Birçok kişi için özellikle kadınlar için evlilik cinselliğin başlangıcıdır. Kişiler o güne kadar toplumdaki cinsiyet rollerini öğrenmişlerdir.

    Ama bu konuda konuşmak değer yargıları ve ön yargılar tarafından zorlaştırılmıştır. Birbirleri ile konuşmaktan kaygı ve isteklerini dile getirmekte güçlük çekerler. Bunu yok etmek içinde sevgi ,saygı ve anlayışla birbirlerini anlamaya çalışmalıdırlar. Evlilikte sağlıklı bir cinsel yaşantı için kadının ve erkeğin kendi vücudunu ve eşinin vücudunu tanımaya çalışması gerekir.

    Karşı tarafın nelerden çekindiğini ve ya nelerden hoşlandığını dikkate almak,rahatsız olduğu şeyleri yapmamak veya bunun kötü bir şey olmadığını izah etmek çok önemlidir. Kadın için cinsellikte en önemli şey kendini güvende hissetmektir hele hele yıllarca bir tabu olarak büyütülmüş olan ilk gece,ilk cinsel ilişki korkusu ve o gece yaşayacakları kadının ilerdeki bütün cinsel hayatını etkileyebilir. Kadın kendini güvende hissederse, sevildiğini ve sayıldığını hissederse ancak cinsel istek duymaya başlar .

    İlk ilişki sırasında her iki tarafta birbirlerinin bedenlerini yeni tanıyacaklarından ve nasıl tepki vereceklerini bilmediklerinden yumuşak ve anlayış ile yaklaşılmalıdır. Özellikle bekaretini kaybedecek olan hanımlarımız için eşlerinin çok anlayışla yaklaşmaları önemlidir, çünkü kadın o güne kadar hiç bilmediği bir duyguyu yaşayacaktır ve belki de canının çok yanacağını düşünmektedir ama biz erkekler olarak eşimize gerekli güveni verebilirsek, yavaş hareket edeceğimize onun canını acıtmayacağımıza rahatsız olduğu yerde veya acı duyduğu yerde duracağımıza inandırırsak, kadında şüphe ve tereddütlerini atacak ,ilişkiye hazır hale gelecektir.

    Kadın sevgiyle ve güvenle cinselliği hissedeceği için cinsel ilişkiye girmeden önce ne kadar uzun süre bir yaklaşım yaşanırsa yani ön sevişme yaşanırsa bu kadını o kadar rahat hale getirecektir. İlk ilişkide yaşayabileceklerinizi anlatmadan önce isterseniz bekaret - kızlık zarı ( hymen ) nedir kısaca açıklayalım.

    Kızlık zarı, vajina ( hazne ) girişinde kadınlarımızın adet görünceye kadar ve de cinsel hayatları başlayıncaya kadar vajeni dışardan gelebilecek mikroplardan ve hastalıklardan korumak üzere doğal olarak oluşmuş bir yapıdır. Çok çeşitli tipleri vardır. Bazı kadınlarımızda hiç olmayabilir, bazılarında yarım olabilir , bazılarında ise halk arasında elastik zar olarak isimlendirilen ve ancak doğumda yırtılabilen türdendir. Elastik zar esasında ortasındaki deliği cinsel ilişkiye mani olmayacak büyüklükte olan bu nedenle de kanamaya neden olmayan zardır.

    Zarın kalınlığı da çok değişken olup, bazı hanımlarımızda çok ince yapıda ve erkeğin en ufak hareketi ile yırtılabilen yapıdadır. Bazıları ise daha kalındır ve zor yırtılır. Zor yırtılan zarlarda kanama miktarı fazlaca olabilir ,eğer panik yaratacak veya bedensel rahatsızlık yaratacak boyuttaysalar hemen bir kadın doğum uzmanına başvurularak , kanama durdurulmalıdır. Bazıları ise ilişkide yırtılmayacak kadar kalın olup bunlar ancak bir hekim tarafından uyuşturularak,acı vermeden açılmaktadır.

    İlk Gece Hissedilenler ve Yaşanan Sorunlar

    Kadın hiç yaşamadığı bir duyguyu yaşayacağı için heyecan duymakta ve aynı zamanda korkmaktadır .Erkek ise belki ilk beraberliğini yaşayacak veya hayatını birleştireceği kadınla ilk deneyimi olacaktır. Bu yüzden onda da başarılı olma duygusu ve korkusu hakimdir.

    Kızlık zarının yırtılması abartıldığı gibi acı veren bir olay değildir. İlk ilişki sırasında kadın belki bir iğne batması ve ya sinek ısırığı tarzında bir acı duyabilir ve ya duymayabilir ve az miktarda pembemsi bir kanaması olabilir,daha sonra ise daha evvel bilmediği bir dolgunluk ve bası hissi duyacak zaman ilerledikçe ve güven arttıkça bu dolgunluk hissi zevke dönüşecektir.

    İlişkinin ilk ayında her ilişkide belki başlangıçta çok hafif bir sızlama veya rahatsızlık duyulacak ama bu kısa sürede kaybolacaktır. Cinsel hayatınızı daha kolaylaştırmak ve vajendeki dolgunluk hissine alışabilmek için ilk hafta belirli aralıklarla beş - on dakika vajeninize bir tampon koyabilirsiniz. Bu hem kızlık zarındaki hem de vajen deki genişlemeye alışmanızı sağlayacak, rahatsızlık duymanızı engelleyecektir.

    Kızlık zarının bozulmasından sonra kadınlarımızın ilk gece yaşadığı sıkıntıların ikincisi de vajinismus dediğimiz vajen çevresini saran kasların spazmı sonucu cinsel ilişkinin imkansız yada çok ağrılı hale gelmesidir.

    Bu sıklıkla baskılayıcı cinsel yetiştirme sonucu yani aile ve sosyal çevre olarak cinselliğin kötü, yanlış bir şey olduğuna inanılarak yetiştirilen veya çok acı duyacaklarına inanan kadınların cinsel ilişki yaşayacakları sırada bilinçaltının koruma dürtüsü ile vajen girişindeki kasları kasması sonucu oluşur.

    Yapılması gereken sakinleşmek, belki belli bir süre ilişki denemesine ara vermek veya birkaç gün ertelemektir. Bu arada kadını rahatlatmak ona yaşanacakların evli çiftler arasında hak olduğunu, ayıp olmadığını ve ona zarar vermeyeceğini anlatmaktır. Eğer tekrar denememizde gene aynı sorunla karşılaşıyorsak yapmamız gereken şey profesyonel yardım almak yani bir hekime başvurmaktır.

    Yeni evlenecekler için öneriler

    Evlenmek masraflı bir süreçtir. Evlilik günü tabii ki çok özel bir gündür ama bütçenizi zorladığınız takdirde uzun vadede sıkıntı oluşturabilir. Birçok çift evlendikten yıllar sonra bile bu dönemden kalan borçlarını öderler. Hatta bazı borçlar boşanmaya bile sebep olabilir. Eğer karşılayabiliyorsanız bu özel günü dilediğiniz gibi kutlayabilirsiniz elbette ama borç alınan parayla bir otelde düğün yapmak pek akıl karı değildir. Tutumlu evlenme süreci için öneriler…

    • Yolunuzu keseceklere vermek için 1 YTL’lik zarflar hazırlayın. Sonra bozuk bitince mecburen 5-50 YTL’lik banknotlar vermek zorunda kalmayın.
    • Evlilik hazırlıklarınızı zamana yayın. Son dakikaya bıraktığınız her harcama için araştırma yapamayacağınızdan ve mecbur olduğunuzdan pahalı mı ucuz mu aldığınızı bilemeyeceksiniz.
    • Mümkünse kışın evlenin. Yazın evlenme dönemi olduğu için bir çok şeyde pazarlık yapma şansınız daha az olacaktır.
    • Yeni evlilerin tavsiyelerini ve tecrübelerini mutlaka değerlendirin. Size önemli zaman ve para kazandıracaktır.
    • Bütçe yapın ve bu bütçeye uymaya çalışın. Böylece tüm giderleri bir arada görebilir ve sınırı aştığınızda bazı harcamaları kısabilirsiniz.
    • Arkadaşlarınızın hediye almaları yerine çeşitli yardımlarda bulunmalarını rica edin. Örneğin arabalarını kullanma, bazı konukları evlerine bırakma, düğün pastası yapma vs. Zaten bu dönemde yardım etmek için can atarlar. Hele terzi, kuaför, fotoğrafçı arkadaşlarınız varsa…
    • Toplu paranız varsa beyaz eşyanızı aynı yerden nakit alın ve iyi bir indirim talep edin. Toplu paranız yoksa acil olmayan eşyalarınızın hepsini bir kerede alıp borca girmeyin. Bulaşık makinesi olmadan da hayat devam eder. Paranız oldukça alırsınız.
    • Eşya alırken ailelerinizi karıştırmayın. Sonra beğenmediğiniz bir eşyayı alıp ertesi yıl değiştirmek isteyebilirsiniz.
    • Eşyalarınızın yaşayacağınız eve uygunluğunu değerlendirin. Aldığınız yatak odası takımı odaya sığmayınca can sıkıcı bir durum oluşabilir.
    • Başkalarını mutlu etmek için düğünü abartmayın. Eğer evliliğinizi kutlamak istiyorsanız aynı günün akşamı yakın dostlarınızla bir gece organize edin.
    • Mutlaka bir kokteyl verecekseniz alkolsüz yapın. İmkanınız varsa eğlenceyi plajda, bahçede vb. yapın mekan ücreti ödemeyin.
    • Nikah şekerlerinizi ve davetiyelerinizi kendiniz yapın. Vaktiniz varsa ilginç tasarımlar yapabiliriniz.
    • Gelinlik ve damatlık genelde 1 günlük giysilerdir. Mümkünse arkadaşlarınızınkini kullanın. Kuru temizlemeciler yeni gibi yapıyorlar.

    Kayınvalide’yle Bir Yaşam

    Onu seviyorsunuz. Ama unutmayın, bir de ortağı olacak: kayınvaldeniz. Eğer evliliğinizin başında dikkatli davranır ve müstakbel “anneniz”le yakın bir ilişki kurmayı başarırsanız, eşinizle olan birlikteliğiniz de daha sorunsuz olacaktır...

    Belki farkettiniz, belki de çok yakında farkedeceksiniz... Eşinizin hayatındaki en önemli kadın belki sizsiniz ama en az sizin kadar önemsediği bir başkası daha var! Eşinizin annesine duyduğu saygı ve sevgi, dozunu aştığında evliliğiniz gölgelenebilir. İlişkinin dengede kalabilmesi içinse her üç cephede bir takım fedakarlıklar yapılması esastır. Ne yazık ki kültürümüzde, kadınların üzerlerinde en etkili olduğu erkekler, oğullarıdır. Osmanlı sarayından bu yana devam eden bu gelenek, belki kentlerde yerini daha modern bir tarza bıraktı ama hala anadolunun bir çok yerinde devam ediyor. Ve, anne bu ayrıcalığından kolay kolay vazgeçmek istemeye bilir. Her iki kadının da, farklı biçimlerde olsa bile hemen hemen aynı oranlarda sevdikleri bir erkeğin paylaşılaması güç olacak, her ikisi de onun yaşadığı evde hakimiyet kurmak isteyeceklerdir. Böyle bir durumda, kendinizi bir anda yalnız ve sıkıntılı hissetmeye başlayabilirsiniz. Ama bilmelisiniz ki, müstakbel eşiniz sizden daha zorlu dakikalar yaşayacaktır. Zira , o taraf tuttuğu taktirde diğeri kendisinden uzaklaşmaya, sıkıntı duymaya başlayacaktır. Böyle bir durumla karşı karşıya kalmamak, eşinizi tercih yapmak zorunda bırakmamak ve kendi ruh sağlığınızı korumak için bazı önlemler alabilirsiniz.

    Neler yapmalısınız?
    ·
    Öncelikle ilk şartınız, ayrı bir evde oturmak olmalı. Her ne kadar bütün bir ailenin bir arada olmasının avantajları olsa da, kayınvalidenizle aynı çatıyı paylaşmanız ikinizin de birbirinize olan duygularının değişmesine yol açabilir.
    · Eğer aile bütçesi böyle bir duruma olanak tanımıyorsa, sizinde bir takım haklarınızın olduğunu eşinizin ailesine kabul ettirmelisiniz. Size söylenenleri yapıp, sonra bunlardan sürekli şikayet etmek, durumu sadece kötüleştirmeye yarayacaktır. Bu yüzden bir takım arzularınız varsa ilk günden bildirmelisiniz.
    · Arada bir takım tatsızlıklar ve gerginlikler yaşayabilirsiniz. Ne de olsa, o insanla tıpatıp aynı biçimde düşünmenizin imkanı yoktur. Bu yüzden olayları karşınızdaki insanın açısından da görmeye çalışmalı, herhangi bir durum size uygun olmadığında bunu derhal mantıklı bir biçimde konuşarak halletmelisiniz.
    · Ve en önemlisi, olan biteni eşinize şikayet ederek anlatmak yerine kendiniz çözmeye çalışmalısınız.

    Kayınvalide’nin dikkatine
    Gelin-kayınvalide ilişkisinin yürümesi için, kayınvalideye de pay düşecektir. Onun da bazı noktaları aklında bulundurmasında yarar vardır.
    · Gelin, farklı bir ailede ve değişik biçimde yetişmiş olabilir. Bu yüzden kayınvalideye ters gelen bazı davranışları o farkında olmadan veya öyle alışmış olduğu içn yapabilir. Bunları anlayışla karşılamak veya tatlı bir dille konuşmak çözüm olabilir.
    · Aileye yeni katılan bir genç kadına birden bire ”evin kızı” muamelesi yapmak ve onu sahiplenmek doğru değildir. Eğer o kayınvalidesini “anne” diye çağırmak istemiyorsa ve daha mesafeli bir tavir takınıyorsa, bunu yadırgamamak lazımdır.
    · Kayınvalide, bir zamanlar kendisinin de bir gelin olduğunu unutmamalı ve çektiği sıkıntıları hatırlamalıdır.

    Damadın tutumu
    Anlayış ve saygı, ilişkilerin yürümesinde en önemli faktördür. Gelin kayınvalide ilişkisinin yürümesi için damadın da arabulucu rolü oynaması gerekir.
    · Özellikle her iki kadının da birbiri hakkında bir takım şeyleri kendisine anlatmasına izin vermemelidir.
    · Kesinlikle taraf tutmamalı ve aşırı tepki göstermemelidir. Hiç kuşkusuz yeni bir yaşama, daha önce hiç tanımadığınız kişilere alışmanız kolay değildir. Ama unutmayın, biraz özveri, sıcak bir aile ortamı yaratmanız için yeterlidir

    Gerdek Gecesi

    Evliliğin ilk gecesine, yeni evlilerin ilk cinsel ilişki gecesine gerdek denir. Türkiye’de gerdek gecesininin en önemli olayı gelinin kızlık zarının bozulması ve pek çok yörede kanlanan çarşafın kızın bekaretinin kanıtı olarak aile büyüklerine ve akrabalara gösterilmesidir. Bazı yabancı toplumlarda da buna benzer gelenekler vardır.

    Pek çok çift için bu gece, aile yaşamının en önemli günüdür. Eşler için bu gece, aile yaşamının en önemli günüdür. Eşler birbirlerine karşı bu ilk gecede cinsel düzeyde de sevecen ve anlayışlı olurlarsa, mutlu bir evlilik yaşamının temelini atmış olacaklardır.

    Bu olayın bazen yanlış bilgiler nedeniyle fazla büyütülmesi veya bu konuda bilgi sahibi olmama erkeği ve genç kızı heyecanlandırmakta mutluluğu tatmak yerine çevresinin beklentilerinin ağırlığı altında ezilmektedir. Erkek erkekliğini, kız da bakireliğini kanıtlamak durumundadır. Erkeğinde, eğer daha önce cinsel deneyimi yoksa başaramam korkusu yaygındır. Kırsal kesimde cinsel bilgi edinemeyen genç çifte düğün törenleri sırasında ayrı ayrı cinsel bilgiler verilir. Toplumun çekirdeğini oluşturan aile yapısının korunması gereklidir. Ülkemizde boşanmalar son 10 yılda iki misli artmıştır. Boşanma nedeni olarak ileri sürülen şiddetli geçimsizlik gerçekte cinsel uyuşmazlıklara, sorunlara dayanmaktadır. Yapılan araştırmalar ülkemizde cinsel sorunların bilgi yetersizliğinden kaynaklanmakta olduğunu vurgular niteliktedir. Tabii ki gençlere verilecek cinsel eğitimin hangi konuları kapsaması gerektiği, ne amaçla, nasıl ve kimler tarafından verileceği bir devlet politikası olmalıdır.

    Ülkemizdeki geleneklere göre ister şehirde ister köyde olsun gerdek gecesi en büyük rolü erkek üstlenir. Bekaretin bozulması fazla güç gerektirmez. Bu ilk birleşme şiddetli ve zoraki bir davranış olmamalı, her iki eşe doyum sağlamalıdır. Gerdek gecesinin izleri bütün bir evlilik veya yaşam boyu unutulmayacağından, eşler yanlış davranış veya gereksiz kırıcı sözlerden kaçınmalıdırlar.

    Erkek eşine şefkatli ve nazik davranmalı, heyecanına sabırlı olmalıdır. Erkeğin saldırgan davranışı veya bekareti şiddetle bozmaya kalkması, genç kızı cinsel ilişkiden soğutur ve bundan sürekli kaçmasına neden olur.

    Cinsel deneyimsiz gençler için gerdek gecesi bazen çevresi tarafından stres haline getirilmektedir. Oysa gençler düğün hazırlıklarının son günlerinde zaten yorgun haldedirler, bilgi eksikliği nedeniyle bir takım kuruntuları, endişe ve korkuları olabilir. Odanın dışında ana, baba, akraba yakınların kızlık zarının bozulması haberini beklemesinin baskısı onları daha da zor durumlara sokabilir. İlk geceye böyle stresle giren çift bu ilk cinsel cinsel ilişkiden çok fazla şey beklememesinin uygun olacağı söylenmelidir. Heyecan ve aşırı yorgunluk gibi haller cinsel yaşamı etkiler. Bu nedenle ilk gece, genç kızın veya erkeğin ilişkiden kaçınması oldukça sık görülen bir durumdur. Eşler karşılıklı olarak birbirlerine anlayış göstermelidir. Bazı hallerde genç kız sıkılganlık ve heyecanla cinsel ilişkiden kaçabilir, eşi anlayışlı davranmalı ve zorla cinsel birleşmeye yönlendirilmemelidir. Aynı şekilde bazen gereksiz fazla alkol nedeniyle veya aşırı heyecandan erkeğinde bir girişimde bulunamaması olağandır. Bu gibi durumlarda genç kadın akılcı olmalı ve eşinin erkekliği ile ilgili gurur kırıcı davranış ve sözlerden kaçınmalıdır.

    Türkiye’de gerdek gecesinde diğer önemli bir konuda cinsel birleşmeye rağmen kızdan kan gelmemesidir. Bazı kızlık zarları fazla dar değildir veya elastikidir. Ve erkek organının rahatça girip çıkmasına rağmen yırtılma olmayabilir.

    Gelenekler

    Düğünlerin kuralları, asırların izlerini taşıyor. Çoğumuzun bilmeden uyguladığı geleneklerin aslında değişik açıklamalar var.

    Gelinler Neden Beyaz Giyer?
    Beyaz, Romalılar zamanından beri kutlamaların rengi olarak kabul edilir. 20.yüzyılın başında, bu renk masumiyetin ve temizliğin sembolü olmuştur. Günümüzdeyse beyaz yine eğlence ve neşenin rengi. Ama artık evlenirken başka renkleri tercih edenlerde var.

    Hristiyan Düğünlerinde Nedimeler Neden Bir Örnek Giyinir?
    Bu, Romalılardan kalma bir gelenek. Bir takım kötü ruhların, gelinle damadı lanetleyeceğine inanan Romalılar, bu lanetleri yanıltmak için düğüne şahitlik edecek kişilerden bazılarının gelin ve damada benzer giyinmelerini istermiş. Aynı geleneğe daha sonra kilise düğünlerinde de devam edilmiş.

    Neden Damat Gelini Öper?
    Gelini öpmek eskiden evlilik anlaşmasının mühürü olarak kabul edilirmiş. Aynı zamanda gelinin ruhundan bir parçanın damada, damadın ruhundan bir parçanın da geline geçtiğine inanıldığı için bu gelenek günümüze kadar gelmiş.

    Düğün Pastası Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
    Pasta verimliliğin ve iyi şansın sembolü olarak ortaya çıkmıştır. Eski dönemlerde düğün törenlerinin sonunda gelinin başında bir ekmek kırılmış. Buğdayın, kadın doğurganlığının temsili olduğu kabul edilirmiş. Davetliler de, şans getirmesi için ekmek kırıntılarından alırlarmış. Orta Çağ’da, damat ve gelin küçük ekmeklerden oluşan hale içinde öpüşürlermiş. 17. yüzyılda bir Fransız aşçı, bu ekmeğe daha farklı, daha güzel bir şekil vermeye karar vermiş ve ilk düğün pastasını ortaya çıkarmış.

    Düğün Sonunda Neden Çiftin Üzerine Pirinç Atılır?
    Hemen bütün kültürlerde, bu bolluğun sembolü olarak kabul edilir. Bazı ülkelerde gelinler, ellerinde başak dallarında oluşan bir demet taşır, konuklar, şans getirmesi için bunlardan alır.

    Neden Düğün Sonunda Gelin Buketi Havaya Fırlatılır?
    Gelinin fırlattığı buketi yakayalan kişinin şanslı olduğuna ve kısa bir süre içinde evleneceğine inanılır.

    Neden Yüzük Sol Elin İkinci Parmağına Takılır?
    Çok eski çağlarda tıp ile ilgili araştırmalar yapan ilk bilim adamları, bu parmaktan kalbe doğru, kesintisiz uzanan bir damar olduğuna inanırlarmış. Bu yüzden de evliliğin sembolü olan yüzüğün bu parmakta taşınması o çağlardan günümüze uzanan bir gelenek olmuş.

    Evlilik için Gerçekten Hazır mısınız?

    21. yüzyılda hayatımızda pek çok şey değişti. Önceden hayal bile edemeyeceğimiz şekilde iletişim kanalları oluştu. Cep telefonumuz, e-mailimiz, internetimiz olmadan nasıl yaşadığımızı hatırlamıyoruz bile. Oysa tüm bu değişimler karşısında tüm dünyada dimdik ayakta duran ama tüm dünya tarafından da sorgulanan bir kurum var: EVLİLİK
    İnsanlar evlenmeye devam ediyorlar çünkü toplum denilen yapının evliliklere ve aile içinde büyütülecek çocuklara ihtiyacı var. Ancak toplum, kadına ve erkeğe “evlilik” adı altında çeşitli sorumluluklar yüklüyor, büyük beklentiler içine giriyor. Kadın ve erkekten birbirini tamamlayan tek bir parça olmalarını, öz benliklerini unutmalarını, ailelerini, toplumu ve hatta ülkelerini “ideal aile” kavramıyla temsil etmelerini bekliyor.
    Evlenene kadar Ali, Ayşe, Ahmet, Oya olan bireyler birdenbire “Alinin eşi”, “Ayşenin kocası”, “gelinimiz”, “damadımız” haline geliyorlar ve tabii bu oluşumla birlikte evlenmeden önce halledilmemiş sorunlar, kişilik farkları, farklı anlayışta aile yapılarından gelmek, eğitim-kültür farklılıkları ve toplumun dayattığı her koşul evlenen çiftleri boğuyor, aynı evin içinde yaşayan iki düşman yaratıyor.
    Eşiyle tanışarak evlenen kadınların %63’ü, erkeklerinse %61’i evliliklerinde sorun yaşadıklarını belirtiyorlar. Evliliğinde sorun yaşayan kadınlar ilaç, erkekler alkol kullanarak bu sorunlarını tolere etmeye çalışıyorlar. Evli çiftler sorunlarının çözümü için ya hiç destek istemiyorlar ya da sorunlar işin içinden çıkılmaz bir yumak haline geldiğinde bir uzmana başvuruyorlar.

    İlişkide Yaşanan Dönemler
    1. Dönem- Sembiyotik Dönem:
    Çok yakın olunan flört dönemi; sevgi ve ilginin anne-çocuk ilişkisi gibi birbirini beslediği yakınlık dönemidir.

    2. Dönem- İkili Bağımlı Dönem: Kişilerin sürekli birbirlerini görmek istedikleri dönemdir. (telefonla uzun konuşma, sarılma, ……vb. ihtiyacı)
    Bağımlılık dönemi, her ilişkide olabilir, yoğun yaşanan bu süreç sonucunda iç – içe giren roller, kişilikler sonucu bireyselleşme ihtiyacı ortaya çıkar, ön-ergenlik dönemine benzer. Bu durumda, birine bağlanmaya hazır olmayan taraf arada bir mesafe olsun ister ve çatışma başlar. Bu döneme “çatışmalı-bağımlı dönem” adı verilir.
    Kişiler “çatışmalı – bağımlı dönem”i yaşamamak için yardım isterler. Bu dönem aşılınca ilişki esas istenilen seviyede olur. Bu dönem olumlu bir şekilde atlatılamazsa ayrılma veya boşanmalar, ayrı yaşamalar gözlenmektedir.

    3. İlişki İçinde Farklı Dönemler: Kişilerden her biri farklı dönemler yaşayabilir. Bazı çift adayları ise, bütün dönem özelliklerini aynı anda gösterebilirler, dönem özellikleri içinde gidiş – gelişleri olabilir. İstikrar ve ilişkinin sağlıklı devamı açısından zorluk başlar.

    4. Kritik Dönem: Yaşlara göre kritik dönemleri ortaya koyup, etiketlemek tehlikelidir. “20 yaş çılgınlık yaşıdır, bu yaşta evlenilmez”, “40’ından sonra azanı teneşir paklar” “30’una geldin evlenemedin, tren kaçtı”….. gibi. Kişiler 20 yaşında iken 30 yaş özelliği gösterebilir. Yaşlara göre tanı koymak, ilişkileri değerlendirmek işleri açmaza sokar. Yanlış anlamalara, kişilerin sıkıntılarının artmasına, anlaşmazlığının ciddi krizlere varmasına neden olabilir.

    İlişkide Yaşananlar
    1. İlişkinin Uzunluğu, Kısalığı:
    “Aylardır nişanlısınız, evlenemediniz”, “1 ay içinde tanışıp evlenilir mi?!” gibi yorumlar yapılır.
    Sosyal, mesleki, olgunluk (hazır hissetme) nedenleriyle nişanlılık süresi uzayabilir ya da kısa sürebilir. Evlilikte de yıllara göre değerlendirme yapılır. 1, 3, 5. yıllar tehlikelidir gibi etkiler vardır. Bu da nişanlı çiftlerde bir önyargı oluşturur.

    2. Çevresel, Sosyal, Kültürel Değişkenler: İlişkiyi pek çok değişken etkiler. Örneğin nişanlılık döneminde “evlendikten sonra çocuk oluncaya kadar krallar gibi yaşayacağım ama çocuk olunca ilgi, sevgi isteyerek sevgi tahtımı elimden alacak” düşüncesine kapılarak evlilikten veya çocuk sahibi olmaktan korkup kaçabilir.

    3. Ben, O ve İlişkimiz (3 kişiliğiz): İki kişinin üçüncü kişiyle olan ilişkisi nasılsa kendimizle olan ilişkimiz, eşimizle olan ilişkimiz ve hatta üçüncü kişi dediğimiz ilişki ile ilişkimizi değerlendiririz. İlişki bizleri, bizler de ilişkiyi etkiliyoruz. Önemli olan tüm bu dönemlerin çiftler tarafından ortak frekansta geçirilmesidir. Her iki çift de bireyselleşme dönemini aynı anda yaşarlarsa ilişkileri yıpranır, ciddi zarar görür.

    4.İlişkiyi Öğrenmek: İlişki kendi başına yaşar. İnsanlar ilişki içinde “vardırlar veya yokturlar”. İletişimde “-miş,-muş gibi yaşayanlara rastlarız;mutluymuş gibi, seviyormuş gibi……
    İlişkiyi 3. bir şahısmış gibi almak ve gereken önemi vermek zorundayız, ilişki beslenmezse yok olur. Kendisi ile ilgilenmeyen kişilerin karşısındakini şikayet etmesi güç gösterisine, yarışa neden olmaktadır. Kişilerin ilişkiye nasıl davrandıkları önemlidir. Davranış, davranışı gerçekleştirir ve biter. İlişki doğallığı sever.

    Evlenmeden Önce Bunları Mutlaka Konuşun

    Her evlilik yeni bir başlangıçtır. Ancak yaptığınız pembe başlangıcın bir kabusa dönüşmemesi için, eşinizle bazı konuları önceden konuşmalısınız...

    Onunla tıpatıp aynı olmanıza imkan yok. Yıllardır belli alışkanlıklarla yaşamış bir insandan birden bire değişmesini, sizin istediğiniz gibi hareket etmesini bekleyemezsiniz. Bu gerçeği evlenmeden önce kabul edin. Bu yüzden karşınızdaki insanı iyice inceleyin ve ancak onun size uymayan huylarını kabul edip, bunlarla yaşayabileceğinizi düşünüyorsanız “evet” deyin. Öte yandan, onunla tartışmanız gereken diğer konular olacaktır:

    Para: Evlendikten sonra artık ortak bir bütçeniz olacaktır. Ancak para harcama alışkanlıklarınız birbirinizinkine uymayabilir. Bu yüzden dikkat etmeniz gereken noktalar vardır. Eğer çalışmayacaksanız, eşiniz size günlük ev harcamalarının dışında da para bırakmalıdır. Ayrıca çalışmamanız paranın kontrolünün eşinizde olmasını gerektirmez. İlerki planlarınız için, örneğin ev almak, taksit ödemek gibi, sizin de paranızın ne durumda olduğundan haberdar olmanız gerekir. Eğer siz de çalışacaksanız, her ikiniz de kazandığınız parayı ortak bir hesaba yatırabilirsiniz. Ancak kendiniz için para biriktirmek gibi bir niyetiniz varsa, her ikiniz için özel bir hesap açtırıp, her ay buraya belli bir miktarda para yatırabilir ve kalanı, ortak hesaba aktarabilirsiniz. Ortak hesaptan yapacağınız harcamalarıysa birbirinize haber vermenizde fayda vardır.

    İş bölümü: Bütün erkekler ev işlerinde annelerine ne kadar yardımcı olduklarını, her zaman kendi işlerini üstlendiklerini söylerler. Ancak iş gerçeğe döküldüğünde, durumun sandığınız gibi olmadığını görebilirsiniz. Bu konuyu önceden konuşmalı, sizin ütü yapıp, yemek hazırlamak için değil bir yuva kurmak için onunla evlendiğinizin altını çizmelisiniz. Şüphesiz çalışmayıp, ev kadını olmayı tercih ettiğiniz takdirde ev işlerinin büyük sorumluluğu sizde olacaktır. Ama bu, müstakbel eşinizin size kesinlikle yardım etmeyeceği anlamına gelmez.

    Çocuklar: Bu da evlilikte önemli sorunlardan biridir. Henüz çocuk doğurmaya hazır olmadığınızı düşünebilir, bu yüzden beklemek isteyebilirsiniz. Öte yandan eşiniz sizinle hemfikir olmayabilir. Bu durumu da önceden çözmeniz gerekir. Çocuk yapacağınız zamanı birlikte kararlaştırmalı, bu konuda size baskı yapmamasını önceden sağlamalısınız.

    Aile: Aileler ve çevreler, ilişkinin yürüyüp yürümemesindeki en büyük etkendir. Eğer taraflardan biri ailesine fazlasıyla bağlıysa diğeri bu durumdan rahatsız olabilir. Örneğin eşinizin annesi sürekli gelip, sizin ortak yaşamınıza müdahele ediyorsa, ikilemler yaşanacaktır. Bu yüzden evlenmeden önce bu konuya değinmeli, ikinizin de hoşlanacağı bir yol bulmalısınız. Bunu önceden konuşmanız, ilerideki pürüzleri de silecektir.

    Çalışmak: Bu, ülkemizdeki kadınların en büyük sorunu. Birçok kadın, eşi izin vermediği için istediği halde çalışamıyor. Bu yüzden bu konuyu da evlenmeden önce netleştirmelisiniz. Eğer çalışamıyorsanız, evlendikten ve çocuklarınız doğduktan sonra da iş hayatınızı sürdürebileceğinizi eşinize net bir biçimde anlatmalısınız. Çalışma hayatınız yoksa bile, ona istediğiniz takdirde çalışabileceğinizi belirtmelisiniz. Bu şartlar size önemsiz gibi gelebilir ama ileriki yaşantınızda nelerle karşılaşabileceğinizi bilmediğinizi unutmayın.

    Gençlere evlilik önerileri

    Gençler, evliliğe borçsuz girin, huzur ve mutluluğunuz her daim olsun!
    Gençler, huzurlu ve düzenli bir yaşam sürmek amacıyla hayatlarını birleştiriyor. Evlilik sürecinde toplumsal baskılar sebebiyle güçlerinin üzerinde borçlanan çiftlerin ise huzuru bozuluyor. Gelirleri borç taksitlerini ödemeye yetmeyen ailelerde başlayan tartışmalar, çiftleri boşanmalara kadar götürebiliyor. Sonuçta psikolojik sarsıntı yaşayan çiftler, hayatlarının baharında tüm yaşamlarını etkileyecek olaylar zinciriyle karşılaşıyor.
    Anne-babaların toplumsal baskılara boyun eğmeden, imkânları ölçüsünde düğün alışverişi yapmalarını öneren uzmanlar, ev eşyası alımında da lükse kaçılmaması gerektiğini ifade ediyor. Klinik psikolog Nevzat Tekin, sade bir evlilik sürecinin makbul olduğunu, şova dönüştürülen düğünlerde ise tarafların ekonomisinin sarsıldığını kaydediyor.
    Ekonomik durumlarını olduğundan farklı gösterme çabası içine giren dünürlerin 'çevreye mahcup olmayalım' gibi bir yaklaşımla kapasitesinin üzerinde harcama yaptıklarını hatırlatan psikolog Tekin, "Düğün sürecinde aşırı borçlanan gençler, evlendiklerinde borçlardan kaynaklanan sorunlarla baş başa kalıyorlar. Örneğin takıları satıp borçları ödeme yolu seçildiğinde çiftler karşılıklı bir problem yaşıyor. Ailenin dinamikleri bozuluyor. Sonuçta çiftler psikolojik ve sosyolojik yönden yara alıyorlar." diyor. Ailelere gelir durumuna uygun harcamalar yapmasını öneren Tekin, dünürlerin karşı tarafı da kapasitesinin üzerinde harcama yapmaya zorlamaması gerektiğine işaret ediyor. Tekin, bu hassasiyete dikkat edilen evliliklerin daha sağlıklı yürüdüğünü bildiriyor.
    'Nikâhın hayırlısı kolay olanıdır'
    Emekli Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Necmettin Nursaçan, Hazreti Peygamber'in "Nikâhın hayırlısı, kolay olanıdır." hadis-'i şerifini hatırlatıyor. Mutluluğun tek başına altın, çeyiz, otomobil veya ev ile elde edilemeyeceğini söyleyen Nursaçan, "Mutluluk, karşılıklı sevgi ve saygıdadır." yorumunu yapıyor. Düğün alışverişlerinin imkânlar nispetinde yapılması gerektiğini vurgulayan Nursaçan, evlere alınan eşyalarda da lükse kaçılmaması tavsiyesinde bulunuyor. Aşırı borçla başlayan evliliklerde bir süre sonra sorunların baş gösterdiğini hatırlatan Nursaçan, "Borçlarını ödeyemeyen damat bu sefer öfkesini gelin hanımdan çıkarmaya başlıyor. Evliliğin tadı tuzu kaçıyor. Saygı, sevgi gidiyor yerine hırs giriyor, hınç giriyor. Böylece sağlam temel atılmamış oluyor." değerlendirmesinde bulunuyor.
    Maddî sıkıntılar boşanma sebebi
    Avukat Hasip Şenalp, maddi sıkıntı sebebiyle yaşanan boşanmaların tüm boşanma sebepleri arasında önemli bir payı olduğuna dikkat çekiyor. Son yıllarda evlilik sürecinde daha çok harcama yarışı yaşandığını söyleyen Şenalp, "Gençler ilk günden eşyaları tam olsun diye ağır borç yükü altına giriyor. Cicim ayları geçtikten sonra tartışmalar başlıyor. Bu tabii mutluluğu da etkiliyor. " diyor. Şenalp, dünürlerin düğün alışverişine çıkmadan önce konuşup, alınacakları belirlemesi ve 'görsünler' yaklaşımından uzak durması gerektiğini vurguluyor

    Evlenmeden önce bu testleri mutlaka yaptırın

    Evlilikten önce adayların yaptırmaları önerilen bazı laboratuar tetkikleri vardır. Bunlar çoğumuza angarya gibi gelir hatta bir kısmımızı tedirgin eder. Sanki testlerde bir hastalık belirlenirse evlilik engellenecek sanırız. Fakat gerçek bu değildir. Buradaki tek amaç, toplumumuzu tehdit eden sağlık sorunlarını bir vesile ile tespit etmek ve sağlıklı nesiller yetiştirmektir. Yaptırılması önerilen tetkiklerden başlıcaları, hepatit B, AIDS (HIV), talasemi (Akdeniz anemisi) ve frengi (sifiliz) tarama testleridir. Kısaca neyin ne için istendiğine göz atalım; Hepatit B karaciğerde yerleşen bir virüsün yol açtığı hastalıktır. Kişiden kişiye kan yoluyla, cinsel yolla bulaşabilir ya da doğum sırasında anneden çocuğa geçer. Bu hastalığın önemi; klinik belirtiler ortadan kalksa bile hastaların taşıyıcı hale gelebilmeleri ve yukarıda belirttiğimiz yollarla başkalarına da hastalığı bulaştırabilmelerinden kaynaklanır. Eğer taşıyıcılık bilinmez ise hastalık kişilerde kronik karaciğer hastalıklarına yol açabilir. Yapılan tarama testleri ile hastalık öğrenilir ise hasta olan kişi tedaviye yönelir, hasta olmayan eş ve doğacak çocuklar ise aşı ile koruma altına alınabilir. Aşı üç doz halinde uygulanır. Birinci dozu takiben bir ay sonra ikinci doz, 6 ay sonra da üçüncü doz yapılır. Koruyuculuğu yüksek bir aşıdır. HIV (AIDS) ne mutlu ki yurdumuzda Afrika ve bazı batı ülkelerinde olduğu kadar toplum sağlığını tehdit eder boyutta değildir. Buna karşın tedbir korkulu rüya görmemizi engelleyecektir. HIV, aynı hepatit B’nin bulaştığı yollarla, yani kan ve cinsel yolla bulaşır ve onun gibi basit bir test ile tespit edilir. Evlilik öncesi bu tarama testini yaptırmak; ailesinin ve toplumun sağlığını önemseyen her aklı başında modern insanın görevidir. Talasemi (Akdeniz anemisi) özellikle güney bölgelerde yoğun olmakla beraber, yurdumuzun her kesimindeki insanlarda bulunabilen bir kansızlık türüdür. Anne ve babadan çocuklara geçer. Taşıyıcılarda hastalık belirtisi bulunmazken her ikisi de taşıyıcı olan anne babanın çocuklarında ağır tablolar ortaya çıkabilir. Bu durum gebelik öncesi bilinirse; çiftlerin hasta çocuk doğurması önlenebilir, sağlam çocuk sahibi olmalarına yardımcı olunur. Sifiliz (frengi), antibiyotikler etkili şekilde kullanılmaya başlamadan önceki dönemlerin en korkulan hastalıklarındandı. Ancak bugün artık başarı ile tedavisi mümkün. Hastalığın özelliği çeşitli dönemler içermesi ve bu dönemler arasında sessiz kalmasıdır. Hasta olduğunu farkında olmayan anne, doğumsal hastalıklı bebekler dünyaya getirebilir. Tüberküloz (verem), bir dönem umutsuz aşkların sembolü sayılırken, günümüzde geri kalmışlığın belirtisidir. Özellikle ekonomik gücü daha zayıf sosyal sınıflar arasında yaygın olmakla birlikte, her kesimden insan arasında görülme sıklığı belirgin derecede artmıştır. Özellikle antibiyotik tedavisine dirençli basillerin yaygınlaşması bu durumun sebepleri arasındadır. Basit bir akciğer filmi ile vakaların yüzde 90 tespit edilip tedaviye yönlendirilir. Hiçbir tetkik amaçsız istenmemektedir. Hastalık ve sağlık evliliğin ayrılmaz parçalarıdır ve sağlığı korumak en önemli görevdir.

    6 tip aile var

    Türkiye’nin ilk psikolojik danışmanlık merkezlerinden biri olan AŞAM Çocuk ve Aile Gelişim Merkezi’ni kuran uzman psikolog Fatma Torun Reid, lisans ve uzmanlık eğitimini psikoloji ve felsefe dallarında ABD Kuzey Carolina Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra Londra ve New York’ta çocuk ve ergen terapisi, kişilik bozuklukları konusunda eğitim gördü. 30 yılı aşan meslek hayatında öğretmenlik dışında, hep aile ve çift terapisi üzerine çalıştı. Ortadoğu ülkelerinde Birleşmiş Milletler’in çocuk ve eğitimle ilgili kuruluşu UNICEF’in danışmanlığını da yaptı. Fatma Torun Reid, klinik deneyimlerine dayanarak altı tip aile bulunduğunu söylüyor.

    BASKICI AİLE - Kentlerde sayıları gittikçe azalıyor

    Bu ailede çocuklar ya saldırgan, ya da çekingen ve içe dönüktür. Ceza ve ödül sistemi çok sert biçimde uygulanır. Ancak, son yıllarda bu aile tipinde azalma görüyorum. Eskiden çocuk değil, çocuklar diye grup vardı. Her konuda çocuk, büyüğe uyum sağlamak zorundaydı. İşte birçok anne-baba, geçmişte böyle baskıcı bir ailede büyümüş olduğundan, şimdi aynısı olmamak için öbür uca gidiyor. Tabii bu değişim, Türkiye’nin her yeri için geçerli değil. Hálá bazı bölgelerde, örneğin tarlalarda çocuğun adı yok.

    AŞIRI HOŞGÖRÜLÜ AİLE - Üniversiteye giden çocuğunu hálá sabahları uyandıran anneler var

    Kendi doymak bilmeyen ihtiyaçlarını çocuklarla gidermek isteyen aile. Bu ailede kural ya yoktur ya da çok az vardır. Çocuklar bencildir, sosyal yaşamda dengesizdir, kendilerine hizmet edilmesini bekler, grubun onayını kazanmak için ilgi çekmek ister. Çocuk büyütürken, anne baba neyin ihtiyaç, neyin istek olduğunu ayırt etmeli. İhtiyaçlar giderilmeli, istekler ertelenebilmeli. Bazı anne babalar çocuğun sevgisini kaybetmemek için her isteğini yerine getirmeye çalışıyor. Oysa bu çocuklar ilerde inisiyatif sahibi olmayan, pasif kişiliklere bürünebilir. Elma soyulmuş önüne konulmuş, 7-8 yaşına kadar ağzına kaşıkla yemek yedirilmiş bir çocuk büyüyünce de bilginin ağzına kaşıkla verilmesini ister. Hálá sabahları anne babasının uyandırdığı üniversite çağında gençler var. Bu çocuklar mal kıymeti bilmeyen, dürtü kontrolü zayıf yetişkinlere dönüşebilir. Oysa çocuklar, dürtü kontrolünün gelişmesi için sabretmeyi, beklemeyi ve "hayır"ı öğrenmeli.

    AŞIRI KORUYUCU AİLE - Mücadele antrenmanı olmayan insanlar yetiştiriyorlar

    Çocuğu olabilecek tehlikelerden korumaya çalışan, ona güvenmeyen, felaket bekleyen, sorumluluk vermeyen, çocukla aşırı beraberlik yaşayan aile. Bu ailelerde genellikle bağımlı, zayıf sorumluluk duygusu olan, kendine güvensiz, toplumsallaşmada zorluk çeken çocuklar yetişir. Aşırı koruyucu aile bence Türkiye’de çok önde. Oysa aşırı koruyuculuk, insanın yetkinlik duygusunu elinden almaktır. Bunu yaptığımız zaman çocuklar mücadele konusunda antrenmanlı olmuyor. İlerde, zorluklar karşısında pes eden veya morali çok çabuk bozulan yetişkinler olmaya adaylar.

    TUTARSIZ AİLE - Bazı ritüelleri korumak çocuğu hayata hazırlar

    Belli bir davranış kalıbı olmayan aile. Kimi zaman hoşgörü, kimi zaman ceza vardır. Bu ailelerde çocuklar dengesiz, kararsız olur. Ne zaman, nerede ne yapılacağını kestiremez. Çocukların büyürken çevrelerinde tutarlı yetişkinlere ihtiyacı var, güvenebilecekleri, sevecen ve yerine göre kararlı kişler olmalı. Aile olarak bazı ritüelleri korumanın çocukları toplumsal yaşama hazırladığı muhakkak. Hep birlikte yemek yemek, sofra sohbeti, yatmadan önce "iyi geceler" dilemek gibi ufak şeyler yapılmalı.

    MÜKEMMELİYETÇİ AİLE - Çocuğu dört dörtlük insan projesi olarak görüyorlar

    Anne-baba kendi gerçekleştiremediklerini çocukların gerçekleştirmesini ister. Çocuğu "dört dörtlük insan" projesi olarak görür. Özellikle son zamanlarda gençler bana bu konuda çok şikayet ediyor. Evet, çocuklarımız için en iyisini istiyoruz, onlar için yapamayacağımız fedakarlık da yok. Ama, bazen çocuk kendini bir proje gibi hissediyor. Aileler görüyorum, çocuklarını oradan oraya taşıyorlar. Oysa her çocuk farklı yeteneklerle donatılmıştır; kimisi okulda, kimisi hayatta başarılı olabilir. Ve en önemlisi, çocuk anne babasından da farklıdır. Çocuğun yeteneklerini hesaba katmadan onun için beklentiler oluşturursak o potansiyelini gerçekleştiremez.

    DEMOKRATİK AİLE - En ideal olanı

    Eşitlik ve karşılıklı saygının olduğu aile. Teşvik ve hoşgörü ağırlıktadır. Bu ailede çocuklar kendilerine ve çevrelerine saygılı, girişken ve yaratıcı, hoşgörülü ve açık fikirlidir.

    Doğrudan mutluluk tek hedef olamaz

    Çocukların mutluluğu, bazen her şeyin önüne geçiyor. Ancak, doğrudan mutluluk hedef olmamalı. Çocuğumuz sağlıklı, kendi ayakları üzerinde durabilen, paylaşımcı ve üretken biri olursa zaten mutlu olacaktır. Biz çocukların sadece mutlu olmalarını hedeflersek gereğinden fazla verici oluruz. Bazen anne baba çocuğu mutsuz olmasın, sıkıntı çekmesin diye bütün isteklerini karşılamaya çalışıyor. Ama doğru değil bu. Çünkü hayat bu değil.

    Tek çocuk artık problem değil

    Eğer aile kendi içine dönükse, çocuğa yeterince sosyalleşme imkanı vermiyorsa, çocuk anne babayı arkadaş örneği olarak görür. Okulda kendi yaş grubundan arkadaş edinmekte zorlanabilir. Olgunlaşması gecikir. Ama bugün, böyle bir durum sorun olmaktan çıktı. Küçük yaşta başlayan oyun grupları, yuva ve anaokulu deneyimi, tek çocukların da yaş düzeyinde sosyalleşmesine bol bol fırsat veriyor. Okul öncesi yuva deneyimi sadece tek çocuklar için değil bütün çocuklar için ben merkezcilikten paylaşımcı kişiliğe geçişin en kıymetli aracı.

    13 Haziran 2008 Cuma

    Yeni evlenenlere mobilya önerileri

    Bahar ve yaz aylarının yaklaşmasıyla bir taraftan artan evlilikler, diğer taraftan da evlerini yenilemeye başlayanlar, konutlardaki hazırlıkları da beraberinde getiriyor. Yeni dairelerin alınması ya da kiralanmasıyla başlayan süreç, mobilya seçimleriyle devam ediyor. Evlilik törenlerinin yoğunlaştığı bugünlerde IKEA mağazaları, yaptıkları çalışmayla yeni evlilerin ve evini yenileyenlerin mobilya alırken dikkat etmesi gereken noktaları belirledi. IKEA, önerilerini şöyle sıralıyor.
    * Alışverişe çıkmadan önce evi bölümlere ayırarak, her oda için ayrı ayrı ihtiyaç listeleri oluşturulması şart.
    * Yatak odasında rahat bir yatağın dışında akıllı gardrop ve eşya saklama üniteleri gibi akıllı çözümlerden faydalanmak gerekir.
    * Yatak odası mobilyaları seçimi için düz ve açık renk tonlar tercih edilmeli. Bu tarz mobilyaların modası çabuk geçmeyecek ve her türlü aksesuarla kombine edilebilecektir. Yatak odasında okuma lambalarının olması önemlidir.
    * Oturma odasında rahat koltuklar seçilmelidir. Kılıfların üstü kirlenir veya lekelenirse makinede yıkanabilmesi için çıkartılabilir ve yıkanabilir olması da son derece önemlidir.
    * Mutfak dolaplarında beyaz rengin tercih edilmesinde fayda var. Bu renk tercihi, sadeliğin yanısıra aydınlık ve geniş bir görüntü sağlanmasına yardımcı olacaktır. Mutfağın büyüklüğüne göre açılıp kapanır bir yemek masası veya iç içe geçen türden sandalyeler kullanılabilir.
    * Tuvalet malzemeleri düzgün bir biçimde koyabilecek dolaplar ve modern aksesuarlar kullanılmalıdır. Ayrı ayrı banyo mobilyaları, küçük aksesurarlar eklemekten çok daha fazlasını yapmalarına imkan verir.

    11 Haziran 2008 Çarşamba

    Telekom'dan Evlenenlere Kampanya

    Evlilik Kampanyası ile çiftlerin telefonları ücretsiz bağlanıyor, Panasonic marka telefon veriliyor.

    Türk Telekom, yeni başlattığı Evlilik Kampanyası ile 15 Mayıs – 30 Eylül tarihleri arasında evlenen tüm çiftlerin telefonlarını ücretsiz bağlıyor; 99.9 YTL değerinde Panasonic marka, SMS atma özelliğine sahip TG7100 model DECT telefon veriyor; Hem ev ve iş hem de cep telefonlarına gönderebilecekleri 300 adet SMS gönderiyor

    Türk Telekom; evliliklerin arttığı yaz döneminde, evlerin en büyük ihtiyaçlarından biri olan ev telefonlarını çiftlere ücretsiz olarak sunuyor. Ucuz ve kesintisiz iletişim fırsatı sağlayan ev telefonlarının imkanlarından yeni evli çiftlerin de faydalanması için Evlilik Kampanyası düzenliyor.

    15 Mayıs - 30 Eylül tarihleri arasında evlenen çiftlerin yararlanabileceği bu kampanya kapsamında yeni evli çiftlere Türk Telekom'un ev telefonlarından SMS atma özelliğine sahip 100 YTL değerinde Panasonic marka bir telefon verilecek. Bunun yanında ister ev ve iş ister cep telefonlarına gönderim yapmalarını sağlayan 300 adet SMS de evlilik hediyesi olarak veriliyor.

    Kampanyaya katılma şartları da oldukça basit: Evlilik cüzdanı ve nüfus cüzdanı ile Türk Telekom yetkili merkezlerine başvuran çiftler, hemen Panasonic telefonlarını alabiliyor ve ücretsiz bir biçimde evlerine telefon bağlatabiliyor. Bunun için 24 aylık bir sözleşme imzalamak ve bu telefonu başkasına devretmemek üzerine bir taahhüt vermek gerekiyor. Bu süre zarfında çiftler; StandartHatt, KonuşkanHatt veya ŞirketHatt'ın avantajlı tarifelerinden herhangi birinden faydalanabiliyor.

    Stoklarla sınırlı kampanya kapsamında yeni evli çiftler, 15 Mayıs'tan sonra evlenmiş ve evlerine telefon bağlatırken zaten bu ücreti vermişlerse bağlantı ücreti bir sonraki faturalarından otomatik olarak düşülüyor.

    Evlilik Kampanyası'nın ucuz ve hesaplı bir şekilde iletişimin anahtarı olan ev ve iş telefonlarının kullanımı için itici bir güç olacağını belirten Türk Telekom Pazarlama Direktörü Erem Demircan, "Türk Telekom olarak yeni evli çiftlere bu hediyeyi vermek bizi son derece mutlu ediyor" dedi.

    Tekofaks Komunikasyon ve Sistem Ürünleri A.Ş. Genel Müdürü Serhat Tatlı, bu aktiviteyi yılın kampanyası ve iş ortaklığı olarak gördüklerini belirtirken şunları söyledi: "DECT pazarının lideri olan Panasonic markası ile Türk Telekom'un birlikteliğinin yarattığı sinerji tüketiciye doğrudan fayda olarak yansıyacaktır. Ev ve iş telefonunda ses ve data iletimini mobil hale getiren dijital telsiz telefonlar, tüketiciye aynı zamanda hem ekonomik hem de konforlu iletişim imkanı sunacak. Projeyi duyduğumuz ilk günden beri başarısına inandığımız bu kampanyanın gerek biz iş ortaklarına gerekse tüm tüketicilere hayırlı olmasını dilerim."

    Basın bülteninden derlenmiştir.

    9 Haziran 2008 Pazartesi

    Mutlu bir evlilik için

    Yeditepe Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Verimli, uzun ve mutlu evliliğin sırlarını anlattı

    İşte evlenirken dikkat etmeniz gerekenler :

    • Eşinizi seçerken fiziksel görünüş ve çekiciliğinden çok ruhsal ve kişilik sağlığıyla değerlendirmeye çalışın.
    • Nişanlılık sürenizi 1 yıldan az tutmayın. Evliliğe seçeceğiniz adayların olayları yargılayış ve değerlendirme kriterlerinin size uyup uymadığını tartın. Şu an için kişiliklerimiz farklı ama ileride belki değişir, demeyin.
    • Eğer evlilik öncesi çok kavga ediyorsanız evlenmeyin çünkü kavgalar aynen devam edecektir.
    • Eğer evlilik öncesi bir kerecik bile olsa şiddet gördüyseniz asla o kişiyle evlenmeyin.
    • İdeal ve hayallerinizden çok realist olarak maddi manevi durumunuzu anlatın.
    • Sizi hangi özelliğinize bakarak eş olarak seçtiğini öğrenin.
    • Aşırı kıskanç, kısıtlayan ve sizi denetleyen bir partner ileride de sorun yaratacaktır.
    • Saygıyı asla eksik etmeyin.
    • Size geçmişteki ilişkilerinizi sormasına izin vermeyin.
    • Onun cep telefonu ya da bilgisayarını asla karıştırmayın.
    • Evlilik öncesi evliliğinizin nasıl olabileceğini açıkça konuşun.
    • Cinsel konuları konuşmaktan çekinmeyin.
    • Birbirinizle ilgili önyargı ve sorunlar taşıyorsanız çözüm yolları için bir psikiyatriste danışın.
    Gençler teknolojiyle ilgilenen eş istiyor

    Yeditepe Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Verimli, üniversite çağındaki bireylerin, sevgililerini elektronik araçlara kaptırmamak için teknolojiyi yakından takip ettiklerini söyledi.

    Sevgilileriyle sanal ortamı da paylaşmak isteyen gençlerin sayısının bir hayli fazla olduğunu aktaran Verimli, çiftlerin aynı iletişim araçlarını kullanmalarını tavsiye etti. Verimli, "İletişim araçlarıyla iç içe yaşayan gençler, hisseleri ve duygularına hakim olamıyor. Hatta sadece içgüdüleriyle evlilik kararı verebiliyorlar.

    Gençlerin evliliğe bakış açısı değişti. Teknolojik aletleri, hayatlarının bir parçası olarak gören gençler, iletişim araçlarını kullanmayan bireylerle evlenmek istemiyor" dedi.

    Evlenme yaşı düşüyor

    Evliliğin, cinsel çekicilik, sevgi, iletişim becerisi, kişilik değerleri, tahammül, paylaşım, keyif alma ve saygı üzerine kurulmasını öneren Verimli, "Evliliğin sağlam temellere kurulması için atılacak ilk adım birbirinizi tanımaktır.

    Üniversiteye yeni başlayan kişilerin evlenmeye hazırlandığını görüyoruz. Fakat, bu yaştaki bireyler, tecrübesizdir. Ülkemizdeki yanlışlardan biri de budur. Hep deneyimsiz olduğumuz anlarda en önemli kararları almak zorunda bırakılırız. Meslek seçimlerimiz de bu dönemlere gelir" ifadelerini kullandı.

    15-23 yaş aralığında evlenen kişilerin, büyük bir kısmının pişman olduğuna değinen Verimli, "Evlilik kararı zihinsel, duygusal, sosyal ve ahlaki gelişim tamamlandıktan sonra verilmelidir. Kendini tanımayan ve büyüme sürecini tamamlamamış kişiler evlilik kararı vermemelidir" dedi.

    Verimli, gençlerin içgüdüsel arzularıyla evlilik kararı aldıklarını belirtti. Evlilik için ideal bir yaş söylemenin zor olduğunu kaydeden Verimli, "Her iki taraf da ayakları üzerinde durduğu zaman evlenmeli" diye belirtti.

    En düşük düğün masrafı 20 bin YTL

    YENİ evlenecek çiftlerin, gelinliğinden damat elbisesine, beyaz eşyasından, altın takılarına kadar oluşan düğün maliyeti en az 20 bin YTL. Çiftlerin, sadece 500 davetlinin katılacağı bir düğün salonu kiralayıp, orkestra, kamera çekimi ve 10 katlı yaş pastaya ödeyecekleri miktar 5 bin YTL.

    İsteğe göre değişen düğün masrafları arasında erkek tarafından, geline takılan ve 55 gramdan başlayan altın setinin fiyatları 4 bin YTL’den başlıyor. Yeni evlenecek çiftlerin artık kredi kartı ile taksitle altın alarak, düğün yaptıklarını belirten kuyumcu Onur Gönüllü, “Düğünde set olarak takılacak yüzük, küpe, alyans ve 3-4 adet bilezik en az 55-60 gram civarındadır. Çiftlerin, bu set için 4 veya 5 bin YTL ödemeleri gerekiyor” dedi. Kuyumcu Gönüllü, çiftlerin özellikle ucuz altın setlerini tercih ettiğini ifade ederek, “Eskiden alım gücü daha iyiydi. Daha fazla miktarda altın takı alıyorlardı. Şimdi daha az ve kredi kartı ile taksitle alışveriş yapıyorlar” diye konuştu.

    Evlenecek çiftlerin, altın takı dışında, kiralık ev, mobilya, dekorasyon, beyaz eşya, gelinlik, damatlık, davetiye, düğün salonu kiralanması gibi maliyet artırıcı yapılması gereken işlemleri de yapması gerekiyor. Çiftlerin, sadece 500 davetlinin katılacağı bir düğün salonu kiralayıp, orkestra, kamera çekimi ve 10 katlı yaş pastaya ödeyecekleri miktar 5 bin YTL. Düğünün en önemli simgesi olan bir gelinliğin fiyatı 150 YTL’den başlayıp, 3 bin YTL’ye kadar çıkıyor. Giyim mağazası sahibi Osman Tosun, “Evlenecek çiftler için gelinliklerimiz 150 YTL’den kiralıyoruz. Alım gücü yerinde olanlar da, 400 YTL ve 1.5 YTL arasında değişen gelinlikleri satın alıyorlar” diye konuştu. Bir düğünün maliyeti 20 bin YTL’den başlayıp 70 bin YTL’ye kadar çıkabiliyor.

    Google